Betül Atlı İnceleme Yazısı

betul_atlı


BETÜL ATLI İNCELEME YAZISI

“SANATIN PLAK KAPAKLARINDAKİ İZDÜŞÜMÜ”

Part 1 / Bölüm 1

Değerli dostlarımız,

Belki aranızda hatırlayanlarınız vardır. Geçtiğimiz yıl yaz aylarında dilim döndüğünce Betül Atlı dan bahsetmiştim

Onun 1960 lı yılların sonunda Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) nde okurken o yılların gözde yapımcı firmalarından Melodi 

Plak’ta çalışan bir arkadaşının aracılığıyla Amerikan Neşriyat Bürosu’nda işe başlamasından ve sonrasında kendisini bir anda plak kapağı çizerken bulduğundan bahsetmiştik. 

Hani dünyaca ünlü rock grubu Led Zeppelin in 2. Stüdyo albümünün dünya üzerinde basılmış 375 versiyonundan tek farklı kapak olan Türk baskısı nın 1969 yılında çizimini yapan, yada Iron Butterfly grubunun 2. stüdyo albümü In A Gadda Da Vida nın dünya üzerindeki 162 versiyonundan tek farklı kapak olan Türk baskısının şaheser illüstrasyonunu 1969 yılında yapan ve yine Jethro Tull un Living In The Past / A Song For Jeffrey single ının tek farklı kapak versiyonu Türk baskısının o müthiş kapak tasarımını yapan kişiden BETÜL DENGİLİ ATLI dan bahsetmiştik uzun uzun.

İlk olarak 2009 yılında duydum ismini. Malum plak koleksiyonu yaptığım dönemlerden. Konuyu kurgulamadaki ustalığı ve çizimlerindeki inanılmaz detaylara hayran kaldığım bu kişi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istedim. Fakat internet gibi mecralarda bu özel insana ait çok az bilgiye erişebildim. Birkaç yıl önce hala bir özel üniversitede öğretim üyeliğine devam ettiğini öğrendiğimde çok mutlu oldum. Bir şekilde ulaşmayı başardım telefonda. Kendimi tanıttım ve hayranı olduğumu söyledim damdan düşer gibi. Bundan 45 yıl önce kapaklarına nakşettiği o istisnai çizimlerin plaklarını topladığımdan bahsettim. Bir öğretim üyesi olarak öğrencileri tarafından ve ya idari anlamda kapısı hep çalınan Betül Hoca biraz şaşkınlıkla karşıladı telefonda beni. Bundan 45 yıl önce yaptığı bir takım işlerin uzunca bir süredir bahis konusu olmadığı belliydi. 

Gel zaman git zaman kendisini ziyaret ettim.

Birbirimizi yakından tanıma fırsatı bulduk. Benim de bir plak mağazam olduğunu ve bu konudaki hayallerimi söyledim kendisine. 

Onu her ziyaret ettiğimde ağzından çıkacak her kelimeyi aklıma not ettim desem yalan olmaz. Çünkü Onda yaşanmış çok güzel anılar olduğunu tahmin ediyordum.

Aklıma hemen gelen 2-3 tane hikayesini anlatayım şuracıkta.

- 1969 yılı ortalarıydı. Betül Hanım , Amerikan Neşriyat bürosunda çalışırken patronu Kayhan Bey kendisine bir portfolio uzatır. Portfolio bir plak ve bazı kapak fotoğrafları içermektedir. 

Plak Led Zeppelin isimli bir grubun 2. Stüdyo albümüne aittir. Resimlerde onların kapağı olacak materyaller. Atlantic Records (Ahmet Ertegün) nasıl bir ilişkiyse bilinmez Amerikan Neşriyat ın

plak kapağında özgürce hareket etmelerine izin verir. Betül Hanım, plağı dinler resimlere göz gezdirir. Müzik ve fotoğraflar hayal dünyasında ne uyandırdıysa çizmeye başlar. Nihayet kapak tasarımı bitmiş ve plak Melodi etiketi altında basılmıştır. O dönem Led Zeppelin Türkiye de tanınmadığı için çok da fazla sürülmemiştir piyasaya. 

Birkaç gün sonra Betül Atlı eserini görmek için Karaköy Yeraltı Çarşısı’nda bir plakçı dükkanına gider koşa koşa. Plak dükkanın vitrinine asılmıştır bile. Vitrinin önünde dönemin hippisi 2 adam durmakta ve plağı incelemektedir. Yanlarında da genç Betül kapağı incelemektedir. Adamlardan biri yanındakine dönerek “- Vayy be adamda kafa iyiymiş. Ne kullanıyorsa –“ tarzında konuşmuş. Betül bu konuşmalara şahit olmuş ama “-bunu ben yaptım-“ diyememiş. İçten içe hınzır bir tebessümle oradan ayrılmış. Düşünsenize çizimin bir kadın tarafından yapılacağı bile ihtimal dahilinde değilmiş o dönemler.

- 1972 yılı Mart Ayında Betül Hanım, Amerikan Neşriyat bürosundan ayrılmıştır artık. Yaklaşık 10 adet uzunçalaar ve 50 ye yakın 45 lik kapağına imzasını atarak, bir devlet yasasıyla burs alarak

Almanya ya master eğitimi için gitmiştir.. Almanya da meşhur bir kadın elişi yada magazin dergisinin açmış olduğu desen yarışmasına katılmış. O yarışmada birinci olmuş. Birincilik ödülü 2 kişilik Kanarya adaları tatili ve ya o tutara denk gelen nakit para imiş. Betül Atlı tatili kabul etmeyip. Nakit para ödülünü kabul etmişler. O zamana kadar pikabı olmayan ama bir çok plak kapağına illüstrasyonlarıyla hayat veren Betül kazandığı ödül parayla hemen bir DUAL pikap alır Almanya da. 

- 1973 yılı sonlarında Almanya dan ülkesine döner. Almanya da master bitirme ödevi olarak yaptığı bir duvar kağıdı çalışması vardır ki, bu duvar deseni iyi koleksiyoncular arasında tanımayan yoktur. Devlet Güzel Sanatlar Akademisinden arkadaşı ve sonradan Yonca Plak isimli Türkiye nin en önde gelen plak firmalarından birinin kurucusu olan Ergin Bener in ricasını 

kıramayan Betül Atlı, 1975 yılında son kez bir plağın kapağına imzasını atar. Bu plak Okay Temiz in Denizaltı Rüzgarları / Dokuz Sekiz isimli 45 liğidir. Üzerindeki desen ise Almanya da master ödevi olan duvar kağıdı deseninin ta kendisidir. Bu kapakla birlikte Betül Atlı’nın kapak tasarım serüveni sona erer. Okay Temiz 45 liği onun jübilesidir. 

Ammaaaa, 41 yıl sonra dev Volkan yeniden faaliyete geçer…

 

“SANATIN PLAK KAPAKLARINDAKİ İZDÜŞÜMÜ”

Part 2 / Bölüm 2 (Son)

Betül Atlı ,

1975 yılında, Yonca Plak etiketiyle çıkan Okay Temiz in Dokuz Sekiz / Denizaltı Rüzgarları isimli 45 lik kapağına son çizimini yaptıktan sonra bir nevi 

Illustrasyon kapak devrini kapatmıştır.

Zaten bu yıllardan itibaren, hammaddesi petrol olan plağın üretim maliyetleri yükselmiş, kaset ve kasetçalar devrinin başlamasıyla da plak üretimi hızla düşmüştür.

Artık az sayıda üretilen plakların ön yüzünde illüstrasyon veya kitsch kapak yerine Erol Atar gibi büyük fotoğraf stüdyolarının çektiği sanatçı ve grup fotoğrafları boy göstermiştir.

Tek tük te olsa konuyu önemseyen İlhan İrem, Erkin Koray ve Nuri Kurtcebe gibi bazı sanatçılar sayesinde güzel örneklerde çıkmıyor değildi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve onun getirdiği sosyal siyasal yozlaşmaya bağlı olarak, sanatın her dalında olduğu gibi müzik adına da istisnalar hariç güzel yapımlardan bahsedemez olduk. Zevksizlik ve kolaycılık ruh halimizin yansımasıydı.

Betül Hanım, okuduğu üniversitede öğretim görevlisi ve daha sonra öğretim üyesi olarak yoluna devam etti. Artık, bilgisini ve bu sanatın inceliklerini öğrencilerine aktarıyordu.

Binlerce öğrenci mezun etti. Amacı öğrencilik hayatında ülkemizin yokluk dönemlerindeki idealist ve yaratıcı ruhu öğrencilerine aşılamaktı. Kendisiyle yaptığımız konuşmalardan bir tanesinde aynen şunu söylüyordu. “ Şimdiki gençler çok şanslı. Bizler ülkemizin yokluk yıllarında kendimizi geliştirme fırsatı bulduk. Şimdikiler varlık içinde yok oluyorlar “.

Betül hanım yıllar sonra devlet üniversitesinden emekli olur. Fakat ülkemizde bu konuda yetişmiş kadroların azlığı dolayısıyla, vakıf üniversiteleri Betül Hanım ı kapmıştır hemen.

Betül Hocamız bir vakıf üniversitesinde hala öğrencilerine hem teknik hemde hayat öğretilerine devam etmektedir.

Yıllar birbirini kovaladı. Müzik kasetlerinin yerini, Audio CD ler ve 2000 li yıllar itibariyle MP3 gibi müzik depolama formları ortaya çıktı. Müziğe ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Tabii bu durum her ne kadar avantaj gibi görünse de müziğin dijital mecralardan indirilmesi beleşçiliği ve kalitesizliği de beraberinde getirdi. Artık herkes istediği şarkıyı akıllı telefonlarına veya mini taşıyıcılarına bedelsiz indiriyor hızla tüketiyordu. Söz konusu şarkının ne yorumcusuna, ne bestecisine, ne söz yazarına ya a aranjörüne hak ettikleri bedel ödenmiyordu. 

Hala da ödendiği söylenemez ya…

Teknolojinin nimetleri müzik emekçileri adına dezavantaja dönüşmüş müzik te hızla tüketiliyor olmuştur. Bütün dünyada bu durum kangren gibi yayıladursun. Karşı bir duruş olarak küçük bir kitlede analog kayıtların ne kadar değerli ve önemli olduğunu savunuyor plağın dönüşüne ışık tutuyor ve destekliyordu.

21. yüzyıla girdiğimiz yıllarda müzik sektörü eski gücünde değildir. Artık mega yapımcıların yerini orta ölçekli veya butik firmalar almıştır. Popüler müzik akımlarının yerini de alternatif müzik akımları doldurmuştur. Alternatif müzik yapan grupların albümleri dijital mecralarda yayınlanırken az sayıda da olsa fiziksel formlarıyla özellikle plak olarak ta piyasaya sürülmeye başlanmıştır. Yani plağın geri dönüşünü bir nevi alternatif müzik akımlarına da borçluyuz denebilir.

Alternatif rock, doom/stoner metal, progressive metal, neo progressive akımları temsil eden albümlerin plak kapaklarında eskiye öykünen sanatsal tasarımlar gözümüze çarpar bu dönemlerde. Plak geri dönüşünü müjdeler gibi…

Plağın geriş dönüşü son yıllarda ülkemiz müzik piyasasında da kendini gösterdi. Geçmişin büyük yapımcılarının yanısıra bu işi butik bir anlayışla yapan bazı müzik firmaları da kah yeni albümleri kah eski albümlerin yeniden basımlarını plak formatında üretim piyasaya sürmeye başladılar. 

Biz yine asıl konumuza dönelim. Firmamız Rainbow45 Records 2014 yılından itibaren gerek kendi yapımlarını gerekse bazı eski yapımları lisanslayarak plak üretmeye başladı. Müzikseverlerden aldığımız pozitif geri dönüşler, daha özel çalışmalar yapmamız konusunda bizleri cesaretlendirdi. Plak dinleyicisinin estetik anlayışının çok daha farklı olduğunu düşünerek, zaten sınırlı sayıda üretilen plakların kayıt kalitesinden, kapak tasarımına kadar her aşamasının maksimum özenle hazırlanması gerektiği kaçınılmaz olmuştu.

Geçtiğimiz sene Betül Dengili Atlı ile yaptığımız görüşmede kendisine hayata geçireceğimiz bazı projelerden bahsettik. Sonunda bir plak projemizin kapak illüstrasyonunu yapma sözü aldık. Karşılıklı heyecanımızı bu satırlarda ifade etmek mümkün değil.

Kolay değil, senelerdir bu tarz bir kapak tasarımını yapmayan bir sanatçının tereddütlerini anlayabilmek zor olmasa gerek. Projemizin albüm analog Kayıtları 2015 yılı Aralık ayında tamamlandı. Mixing ve mastering leri İtalya da Ocak ayının ilk haftasında bitti. İlk kopya Betül Hanım a, gerekli bütün materyallerle takdim edildi. Proje ile ilgili bütün detaylar kendisine aktarıldı.

Betül Hanım, 1 ay sonra çıkacak olan muhteşem eserini meydana getirmek için kendisini odasına kapattı. Şubat ayı başlarında beni çağırdı. Üzeri aydınger kağıtlarla kapanmış olan çizimleri açmadan önce “-heyecanlı mısınız-“ diye sordu. Heyecan ne kelimeydi. Resmen dizlerim titriyordu. Aydıngeri açıp, ön kapak tasarımını bana gösterince ağlamaklı oldum gördüğüm şey karşısında.

Sonra iç kapak tasarımlarını gösterdi. Tam bir konsept çalışmasıydı. Albümün konseptiyle birebir örtüşen daha iyi bir şey olamazdı… Kendisi de heyecanlanmıştı hissettiğim kadarıyla. 

Çalışmadaki olağanüstü doku ve detaylar baş döndürücüydü. Betül Hanım “ nasıl beğendiniz mi “ diye sordu. Dizlerimin bağı çözüldü. 45 yıl önceki çalışmalarını bilen ve hayran olan biri olarak şaşkınlığımı gizleyemedim. Onları gölgede bırakacak kadar değer katılmış bir illüstrasyon olmuştu. 

 

Bu kapak çizimi Türk Progresif Müziğinin en değerli gruplarından NEMRUD’un kendi adını taşıyan 3. Stüdyo albümüne aitti.

 

Müzik sektörüne yıllarını vermiş bir başka yapımcı arkadaşımızın yapımcılığını üstlendiği Türk Rock Müziğinin önemli bir isminin albümü yine Betül Atlı tasarımıyla yakında piyasaya sürülecektir.

Betül Atlı… Türkiye nin en önemli illüstratörlerinden biri o. 1975 yılında son plak kapak tasarımını yapmış diyorduk. Meğerki bizlere şaka yapmış. 41 yıl sonra yine aramızda. 

Hem de muhteşem tasarımlarıyla… Ona şükran borçluyuz ülkemizde müzik ve resim sanatı adına hala güzel şeylerde yapılacağına dair umutlarımızı yeşerttiği için…

Saygılarımla,



 
Etiketler: blog yazısı
Temmuz 22, 2023
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR